
Tuhaf bir hikaye - 1 -
Uykulu gözlerle etrafına bakıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Tatil günü erkenden uyanmıştı. Şimdilerde ne kadar geç yatarsa yatsın hep erken uyanıyordu ama gençken öyle değildi. Çok geç kalkmazdı ama yine de geç yattığında sabahın köründe dikilmezdi. Uyanmış neden uyandığını anlamaya çalışıyordu. Yataktan kalktı. Bir bardak su içti. Yatağa dönerken gözüne aralık duran kapı çarptı. Anneannesinin odasıydı.
Bir an tereddüt ettikten sonra, aralık kapıdan göz ucu ile baktı. Anneannesi kalkmış yatağın ayak ucunda oturuyordu. Üzerindeki kıyafeti daha önce hiç görmediğini fark etti. Arkadan görüyordu anneannesini. Öylece hiç kımıldamadan oturuyordu yaşlı kadın. Küçücüktü gövdesi. Saçları bembeyazdı. İçeri girince oturan kadının anneannesi olmadığını fark etti. Anneannesi öylece yatıyordu yatağında, hiç kımıldamadan. Ürperdi. Anneanne diye iki kere seslendi ama ikisi de hiç tepki vermedi. Ne oturan kadın, ne de anneannesi.
Aslında oturan kadının kim olduğunu biliyordu artık. Yıllardır görmediği teyzesiydi. Gece gelmiş olmalıydı. Peki neden dönüp bakmıyordu. Daha fazla seslenemedi. Tuhaf bir duygu ile odasına yöneldi. Yengesini uyandırdı. Abisi şehirde değildi. Yalnız kalmamak için gelmiş, onlarda kalıyordu.
Usulca seslendi. Yengesini uyandırdı. "Teyzem gelmiş. Anneannemin odasında oturuyor" dedi. Aslı gözlerini ovuşturarak kalktı. "Ne diyorsun sen? O bu evi bile bilmiyor" dedi. "Sana diyorum kalk, içeride oturuyor" dedi Aylin.
İkisi de yatağın içinde doğrulmuş oturuyordu. Aslı da, Aylin de ne olduğunu anlamaya çalışırken birden telefonun sesi ile ikisi de irkildi. Aylin elini telefona uzattı. Herkes uyanacak şimdi, kim ki bu densiz diye düşündü. Ahizeyi kulağına götürdü. Bir erkek sesi. Daha doğusu bir hıçkırık. Evet, bir erkek ağlıyordu. Telefonun diğer tarafındaki ses, hıçkırıklara boğularak "Annem öldü!" diyordu.
Aylin yutkundu. Telefonu sessizce kapadı. yengesine döndü. "Teyzem ölmüş" dedi.